Zeytin, binlerce yıldır yalnızca bir besin değil, aynı zamanda kültürlerin ve medeniyetlerin ortak sembolü olmuştur. Barışı, umudu ve bereketi simgeleyen bu kadim ağaç, Anadolu’nun köklü mitolojisinde önemli bir yer tutar. Bugün sofralarımıza taşıdığımız zeytinyağı, aslında geçmişten bugüne uzanan bu güçlü sembollerin bir devamıdır.
Tufan sona erdiğinde, Nuh’un Gemisi’ne geri dönen güvercinin ağzında bir zeytin dalı vardı. Bu dal, insanlık için barışın ve yeniden doğuşun sembolü oldu. Zeytin böylece, mitolojinin en eski sayfalarına umut ve huzur taşıdı.
Yunan mitolojisinde zeytin ağacı, tanrıça Athena’nın insanlığa armağanıydı. Hikâyeye göre Athena, bilgeliği ve barışı simgeleyen zeytin ağacını hediye ederek Atina şehrine adını verdi. Anadolu’da yaşayan pek çok uygarlıkta da zeytin, kutsal sayıldı; tapınaklarda adak olarak sunuldu, bereketin kaynağı olarak görüldü.
Hititlerden Lidyalılara, Roma’dan Bizans’a kadar pek çok uygarlık, zeytini yalnızca yağ için değil, aynı zamanda ticaretin ve kültürel alışverişin bir parçası olarak kullandı. Asırlık zeytin ağaçları, medeniyetlerin yükselişine ve düşüşüne tanıklık etti.
Bugün sofralarımızda kullandığımız zeytinyağı, sadece bir gıda ürünü değil; binlerce yıllık bir kültürel mirasın devamıdır. Her damlası, geçmişin mitolojik hikâyelerini ve Anadolu’nun köklü kültürünü günümüze taşır.
Savia, bu köklü mitolojiden ilham alarak, zeytinyağını yalnızca lezzet değil, aynı zamanda bir yaşam hikâyesi olarak sofralara ulaştırıyor. Çünkü zeytin, dün olduğu gibi bugün de barışın, sağlığın ve bereketin simgesidir.
